Millî Mücadele Dönemi
Atatürk / Antlaşmalar/ Konferanslar / Londra Konferansı (21 Şubat-12 Mart 1921)




Millî Mücadele liderlerinin doğuda Ermeniler ve batıda Eskişehir önlerinde İnönü mevzisinde Yunanlara karşı zafer kazanması dolayısıyla İtilaf devletleri Yunan ve Türk temsilcilerini Londra'da bir konferansa davet etti. Bu davetten İtilaf devletlerinin Sevr Barış Antlaşması'nda değişiklik yapmak istedikleri anlaşılıyordu. Londra Konferansı'nda önce Yunanlar, sonra da 23 Şubat'tan itibaren Türkler dinlenmiştir. İstanbul'u temsilen Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa, 23 Şubat günü Türk tezini savunmak üzere sözü Ankara Hükûmeti temsilcisi Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey'e devretmiştir. Bekir Sami Bey, Londra Konferansı'nda savunduğu Türk tezini Misakımillî'ye göre yapmıştır. Buna göre, 1913 sınırının Trakya'da kabul edilmesi ve Batı Trakya'nın Türkiye'ye bırakılması, İzmir'in işgaline son verilmesi, İstanbul'dan yabancı askerlerin kuvvetlerinin çekilmesi, Boğazlarda Türk egemenliğinin tanınması gibi koşullar yani Misakımillî çerçevesinde tezler gündeme getirilmiştir. Görüşmeler neticesinde elle tutulur bir sonuç alınamamıştır. Çünkü, İtilaf devletleri Sevr'in özünden ayrılmayan ve Türklerin insanca ve hür olarak yaşamasına yönelik hiçbir teklifle gelmiyorlardı. Hatta, Yunanistan Sevr'in olduğu gibi kabul ettirilebileceğine dair müttefikleri ikna etmeye çalışıyordu. Nitekim, daha konferans başlamadan evvel İtilaf devletleri komutanları ile Yunan kurmayları yaptıkları toplantılarda Türk'e kesin darbeyi vurmanın mümkün olup olamayacağını müzakere etmişler ve Yunanlar bunu yapabileceklerini söylemiş, Lloyd George da onları desteklemiş idi. Konferans öncesindeki bu tutumlar, İtilaf devletlerinin konferansı samimi bir barış niyetiyle toplamadıklarını açıkça göstermekteydi.

Bekir Sami, Londra Konferansı'nda iki türlü görüşmelerde bulunmuştur. Birincisi Türk temsilcilerinin İtilaf devletleri ile yaptığı genel görüşmeler, ikincisi de Bekir Sami Bey'in İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla yaptığı ikili görüşmelerdir. İngiliz temsilcileriyle esir mübadelesi konusunda, Fransız Başbakanı Briand ile 11 Mart 1921 tarihli antlaşma ile Çukurova bölgesinde Fransızlara bazı siyasi ve iktisadi imtiyazlar konusunda ve İtalya Dışişleri Bakanı Kont Sforza ile 12 Mart 1921'de İtalya'nın Batı ve Güney Anadolu'da ekonomik imtiyazlarını onaylayan antlaşmalar imzalaması Ankara Hükûmeti ve Mustafa Kemal tarafından büyük tepkiyle karşılanmış ve Ankara'ya dönüşünde Bekir Sami Bey Dışişleri Bakanlığından istifa etmek zorunda kalmıştır. Yerine Yusuf Kemal Bey geçmiştir.

Her ne kadar Londra Konferansı, bir karar alamadan dağılmışsa da aslında Türkiye açısından bazı olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Her şeyden önce, ilk defa Ankara Hükûmeti, hukuki olarak tanınmış ve Misakımillî'nin dünya kamuoyuna duyurulması yönünden iyi bir fırsat olmuştu. Görünüşte de olsa İtilaf devletleri arasında Sevr Antlaşması'nın öyle kolayca uygulanamayacağı yönündeki şüpheler, daha belirgin hale gelmeye başlamış ve bu noktada Fransa ve İtalya ile İngiltere arasında bazı fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Öbür taraftan İstanbul Hükûmeti'nin o günlerdeki başı olan Tevfik Paşa'nın Ankara Hükûmeti lehindeki tavırları, Anadolu'da iki başlılıktan ziyade Ankara Hükûmeti'nin başı çekeceği bir birliğe doğru gidişin mesajlarını taşıyordu. Türk tarafına Sevr'i kabul ettiremeyen İtilaf devletleri, Yunanistan'ı tekrar destekleyerek saldırıya geçmesini sağlamışlar. Bu da İkinci İnönü Savaşı'na neden olmuştur.