Millî Mücadele Öncesi Dönemi
Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti
Avrupa’da başlayan Birinci Dünya Savaşı, gelişmiş Avrupa ülkelerinin sürtüşme ve rekabet yeri olan Osmanlı Devleti’nin geri kalan topraklarının da paylaşılmasını gündeme getirmiştir. İngiltere başta olmak üzere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında imzalanan birtakım gizli antlaşmalar, savaş öncesi bu paylaşmayı masa başında çözmeyi amaçlamakta idi. Savaş çıkınca devletler, imzaladıkları bu antlaşmalar uyarınca “doğu sorunu” (şark meselesi) olarak adlandırdıkları, aslında Osmanlı ülkesinin paylaşılmasını hedefleyen politikayı uygulamaya koymuşlardır.
İngiltere, Fransa, Rusya ve Japonya Müttefik devletler (İtilâf devletleri) bloğunu oluşturmuşlardır. Bunlara daha sonra İtalya ve Yunanistan da katılmıştır. Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan’ın oluşturduğu taraf ise Merkezi devletler (İttifak devletleri) bloğunu oluşturmuştur. Osmanlı Devleti başlangıçta tarafsızlığını ilan etmiş; ancak, hızla gelişen siyasi ve askerî olaylar sonunda bir bakıma zorunlu olarak, Merkezi devletler yanında yer almıştır.
Avrupa'da başlayarak kısa sürede genişleyen Birinci Dünya Savaşı, 1914-1918 arasında dört yıl sürmüştür. Dünyanın farklı köşelerinden yürütülen çarpışmalarda, deniz ve kara muharebelerinde milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Kentler, ülkeler yakılıp ve yıkılmıştır. Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları'ndan henüz yeni çıktığı bir dönemde; daha yaralarını sarmamış bir durumda iken kendini bu savaşın içinde bulmuştur. Yıllardır ardı ardına girilen savaşlarda iyice yıpranan ülkenin, yeni bir savaşa girmesi o dönemi yaşamış aydınlar tarafından intihar şeklinde yorumlanmıştır.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde, bir yandan ordunun ıslahı ile uğraşırken, bir yandan varlığını devam ettirmek için dönemin idarecileri tarafından bir ittifak bloğuna dâhil edilen Osmanlı Devleti, dört yıl boyunca, pek çok cephede mücadele etmek zorunda kalmıştır. Almanya ile yapılan gizli ittifak antlaşmasının ardından seferberlik ilân edilmiş ve Enver Paşa, İstanbul’da bulunan Alman askerî heyeti ile vardığı mutabakat sonucu Almanya’dan satın alınarak Yavuz ve Midilli ismi verilen gemilere Karadeniz’e açılması için emir vermiştir. Aynı zamanda donanma komutanı olarak da atanan Alman Amiral Souchon Osmanlı donanmasını alarak 29-30 Ekim 1914'te Karadeniz’e çıkmış, Odesa ve Sivastopol gibi Rus limanlarını bombalamıştır. Bu olay üzerine de Osmanlı Devleti resmen Birinci Dünya Savaşı’na girmiştir.
Osmanlı Devleti bu savaş sırasında yaklaşık olarak iki milyonun üzerinde askeri cephelere sevk etmiştir. Osmanlı ordusu, zor iklim şartları ve kıt imkânlar altında mücadele etmek durumunda kalmıştır. Galiçya, Sarıkamış, Süveyş, Sina-Filistin, Yemen ve Basra’da Osmanlı ordusunun verdiği muharebelerde askerlerimiz kahramanca ve büyük özverilerle çarpışıp, ellerinden geleni yapmıştır. İngiliz propagandası ile kışkırtılan bazı Arap aşiretleri de ayaklanarak, Osmanlı ordularına saldırılar düzenleyerek ağır kayıplar verdirmiştir. Böylece Orta Doğu bölgesi de Osmanlı Devleti’nin denetiminden çıkmıştır. Arap coğrafyasında, İngiliz ve Fransızların bağımsızlık vaatlerine rağmen, onların himayesinde manda devletler ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti'nin, Birinci Dünya Savaşı’nda mücadele ettiği cepheler şunlardı:
Doğu Cephesi: Doğu Anadolu’da Ruslara karşı mücadele verildi.
Irak Cephesi: Basra ve Irak’ta İngilizlerle muharebeler yapıldı.
Sina-Filistin-Suriye Cephesi: İngilizler ve Arap aşiretleri ile mücadele edildi.
Hicaz-Yemen Cephesi: Yemen ve Hicaz’da İngiliz ve Arap aşiretleri ile mücadele edildi.
Avrupa Cepheleri (Galiçya-Romanya-Makedonya): Müttefiklere yardım amacıyla muharebeler yapıldı.
Çanakkale Cephesi: İtilaf devletlerine karşı muharebeler yapıldı.
Birinci Dünya Savaşı’ndaki cepheler içinde en önemlisi Çanakkale Cephesi'dir. Çanakkale Cephesi, diğerlerinden çok farklı gelişmelere tanıklık etmiştir. Bu cephede Osmanlı ordusu, devrin en güçlü donanmalarına ve ordularına karşı büyük bir mücadele vererek Çanakkale’den düşmanın geçmesine izin vermemiştir. Türk milletinin Çanakkale’de gerçekleştirdiği başarılar ve kazanılan zaferler, Türk ve dünya tarihinde çok büyük bir yer tutmaktadır.
Sosyal Medya